Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ekonomik Dönüşüm ve Yeni Paradigmalar Doruğu’nda konuştu.
‘Türkiye İktisat Modeli’ olarak isimlendirdiği yeni iktisat yaklaşımını anlatan Erdoğan, konuşmasında “Enflasyon oranımızın nispeten yüksek düzeylere çıkması, kimilerini şaşırtıyor olabilir. Biz tıpkı enflasyonu, süratle düşürecek kabiliyete sahip bir ülkeyiz. Bunu geçmişte yaşadık, sonra da düşürdük” sözlerini kullandı.
Erdoğan’ın konuşmasında değerli başlıklar şöyle:
“Özellikle iktisat siyasetleri konusunda birinci lisana getirdiğimizde ve uyguladığımızda pek çok etrafın akıntıya karşı kürek çekme derecesinde garipsediği yaklaşımlarımız vardı. Buna karşılık yaşanan her global kriz, bizim yaklaşımımızın ne kadar yanlışsız, geliştirdiğimiz formüllerin ne kadar gerçekçi, uygulamalarımızın ne kadar sağlıklı olduğunu teyit etmiştir. Esasen bizim yaptığımız Amerika’yı yine keşfetmek yahut gökten zembille yeni bir şey indirmek değildir. Bizim yaptığımız iş dünyada ve bölgemizde yaşanan gelişmeleri ülkemizin bu tablo içindeki yerini, imkanlarımızı ve zorluklarımızı en hakikat halde tahlil ederek kendimize yeni bir yol çizmek olmuştur.
KENDİ ÖZGÜN İKTİSAT MODELİMİZİ OLUŞTURDUK: Açıkça itiraf etmek isterim ki ülkemize karşı haksız, hukuksuz, adaletsiz bir halde uygulanan siyasi ve ekonomik yaptırımlar bizi bu yolu aramaya mecbur bırakmıştır. Uzunca bir müddet global ekonomik sistemin kuralları çerçevesinde yürüttüğümüz iktisat siyasetimizi bu tuzaklardan kendimizi kurtarabilmek için ayrıştırdık. Bunu yaparken de asla global ve mali gerçeklerden, iktisat teorilerinin önümüze serdiği harika birikimden, asırlık varlıklı deneyimlerden kopmadık. Tam bilakis hepsinden de en üst seviyede istifade ederek kendi özgün iktisat modelimizi oluşturduk.
DOĞRU BİR YOLDA İLERLEDİĞİMİZİ İSPATLADIK: Geçtiğimiz 4 yılda yaptığımız pek çok açıklamada, girdiğimiz birçok tartışmada, bu yaklaşımı teorik altyapısını ve başarılı örneklerini muhataplarıyla paylaştık. Hepsinden değerlisi, salgınla başlayıp savaşla genişleyen global ekonomik kriz karşısında sergilediğimiz dayanıklılık ve gösterdiğimiz atılımlarla hakikat bir yolda ilerlediğimizi ispatladık. Daima söylediğimiz üzere biz ne yaptığımızı biliyorduk, ne için yaptığımızı biliyorduk, nereye varacağımızı biliyorduk. Geçen her yılın ve yaşanan her yeni durumun bizi haklı çıkarmış olmasından kendi ismimize memnuniyet duyuyoruz. Fakat global badirelerden etkilenenler ismine da bunları kendilerine gereğince düzgün anlatamadığımız için üzülüyoruz.
CUMHURİYETE GEÇERKEN EN ÇOK İKTİSATTA ZORLANDI: Burada sizlerle yalnızca Türkiye İktisat Modeli olarak isimlendirdiğimiz yeni iktisat yaklaşımımızın temel mantığını bilhassa paylaşmak istiyorum. Türkiye bir asır evvel 600 yıllık dev bir imparatorluktan bugünkü hudutlarıyla yeni bir cumhuriyete geçerken en çok iktisat siyasetlerini oluşturmakta ve uygulamakta zorlanmıştır. Bir asırdır yaşadığımız sıkıntıların ya sebebi ya sonucu daima iktisada bağlanmıştır. Bundan 20 yıl evvel hükümete geldiğimizde ülkemizin asırlık demokrasi ve altyapı eksiklerini gidermek için kapsamlı bir kalkınma programı başlattık.
OYUNLARIN HER BİRİNİ BOZDUK: Bizi siyasi istikrarsızlığa, toplumsal kaosa, terör bataklığına sürüklemek üzere niyetlerle kurgulanan senaryoların tek gayesi, Türkiye’yi demokrasi ve kalkınma rayından çıkartmaktı. Milletimizin dayanağı ile bu oyunların her birini bozduk.
Ülkemize yönelik senaryoların son sahnesi ile ekonomik yıkım üzerine kuruldu. Dünyada, ortada savaş, tansiyon olmadığı halde açıkça iktisadı mahvedilme tehdidi ile karşı karşıya kalan sanıyorum tek ülke biziz. Dünyada, memleketler arası toplumun resmen terör örgütü olarak kabul ettiği yapıların, isim değişikliği ile kendisine karşı alenen desteklendiği tek ülke biziz. Daha bölgemizdeki insani krizlerin yükünü, kayda bedel takviye almadan taşıyor oluşumuzu, bunun yol açtığı siyasi, ekonomik bedelleri saymıyorum bile… Bu türlü bir devirde, ülkemiz iktisadını, faiz, kur, enflasyon kıskacına alıp yerle yeksan etme teşebbüslerine karşı kendi iktisat programımızı oluşturduk.
Önce aldığımız önlemler ve teknik sistemlerimizle, ülkemize kurulan tuzakları boşa çıkardık. Akabinde programın odağını tekrar belirledik. Yatırım, istihdam, üretim, ihracat, cari fazla yolu ile büyüme modeli üzerinden Türkiye’de bir iktisat modelini oluşturduk. Gelişmiş ülkeler başta olmak üzere tüm dünyada büyüme oranlarının gerilediği, resesyonun bir devirde, ülkemizin rekor büyüme oranları ile yoluna devam etmesinin gerisinde bir kıssa vardır. Bu süreçte aldığımız yaralar da var elbette. Döviz kuru operasyonlarının yol açtığı kasvetleri, alternatif formüllerle tahlile kavuşturduk. Dünyadaki klâsik üretim ve tedarik kanallarında yaşanan bozulmalara karşı güçlü altyapımızla genç ve güçlü insan kaynağımızla, esnek iş yapma modellerimizle öne çıktık.
Enflasyon oranımızın nispeten yüksek düzeylere çıkması, kimilerini şaşırtıyor olabilir. Biz tıpkı enflasyonu, süratle düşürecek kabiliyete sahip bir ülkeyiz. Bunu geçmişte yaşadık, sonra da düşürdük. İstihdamı tarihimizin en yüksek düzeyine çıkarırken, enflasyonun yol açtığı refah kayıplarını telafi edecek önlemleri de alıyoruz. 2011’de ilan ettiğimiz, ülkemizi dünyanın 10 iktisadı ortasına çıkarma kelamını yerine getirmeye adım adım yaklaşıyoruz.” (HABER MERKEZİ)