Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun imzasıyla 25 Avrupa Birliği (AB) başşehrine, AB Dış Alakalar ve Güvenlik Siyaseti Yüksek Temsilcisi Josep Borrell’e, Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Kurulu Daimi Üyeleri ile NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg ve BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’e, Ege sıkıntılarının tahliline ait Türkiye’nin tavrını ve görüşlerini açıklayan mektuplar gönderildi.
AA’nın aktardığına nazaran, 25 AB başşehrine, AB Yüksek Temsilcisi Borrell’e, BM Güvenlik Kurulu Daimi Üyeleri ile NATO ve BM Genel Sekreterlerine 1 Eylül’de iletilen mektuplarda, Çavuşoğlu’nun ‘Yunanistan’ın hukuksuz aksiyonlarına ve maksimalist taleplerine’ dikkat çektiği belirtildi.
Mektupta, ‘Ege Denizi’nde birbiriyle yakından kontaklı ve bağlı bir dizi sorun bulunduğu, bu meselelerin, kara sularının ve ulusal hava alanının genişliği, kıta sahanlığı ve kara sularının sonlandırılması, Doğu Ege Adaları’nın gayriaskeri statüsünün ihlali, geçerli memleketler arası antlaşmalarla egemenliği Yunanistan’a devredilmemiş ada, adacık ve kayalıklar ile SAR, FIR ve NAVTEX üzere hizmet alanları olduğu’ vurgulandı.
Yunanistan’ın, Ege’deki kara sularının genişliğinin 6 deniz mili olmasına karşın, 10 deniz mili hava alanına sahip olduğunu argüman ettiği vurgulanan mektupta, Yunanistan’ın ‘başka hiçbir ülke tarafından tanınmayan, örtüşmeyen kara suları ve hava alanı sonlarına sahip dünyadaki tek ülke olduğu’ savunuldu. Öte yandan mektupta, Türkiye’nin, Ege sıkıntılarının iki ülkenin temel hak ve yasal çıkarlarının karşılıklı olarak tanınmasıyla memleketler arası hukuk çerçevesinde çözülebileceğine inandığı aktarıldı.
Mektupta, Türkiye’nin diyalog ve iş birliği yanlısı tavrına karşın ‘Yunanistan’ın diyalogdan kaçındığı, gerginliği tırmandırdığı ve AB’yi Ege sıkıntılarının bir modülü haline getirdiği’ ileri sürüldü.
Kathimerini gazetesinin diplomatik kaynaklara dayandırdığı haberinde, Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias’ın BMGK’nin tüm üyelerine, Guterres’e ve Stoltenberg’e birer mektup göndererek ‘Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Yunanistan’ın toprak bütünlüğüne yönelik tehditlerini’ ileteceği belirtilmişti.